Borderline Şüphesi Taşıyanlara


Borderline sahip olmak ya da olmamak

Teşhis aldıktan sonra bile "acaba bende gerçekten Borderline var mı?" diye kendime sorup dururken, hiç teşhis almamışların ya da Borderline şüphesi taşıyanların yerine kendimi koyduğumda, alacağım cevabın büyük ihtimalle bir an evvel ve -içlerinden birinin çıkmasını daha çok dileyerek- basit bir evet ya da hayır olmasını tercih isterdim.

Blogta uzun zamandır yazı yazma fırsatı bulamamıştım ama bu esnada deneyimlerini email yoluyla paylaşarak kendilerinde Borderline olup olmadığını soranlara cevap verdiğim çok oldu. Bu yazıyı yazma amacım ise, kendi deneyimlerim ile Borderline dair bildiğim ve paylaşacağım bilgileri irdeleyerek bu soruyu cevaplandırabilecek asıl kişiyi bulabilmek.

Bu kişi ben değilim.

Bu tip emailleri okuduğumda, anlatılanları ne kadar anlayabiliyor olsam da, haklarında hala çok az şey biliyordum. Teşhis aldığımda ve sonrasında verdiğim tepkileri de hatırlıyordum. Gözlemlediğim kadarıyla her kişinin bu derece önemli bir bilgiye vereceği tepki farklı olmuş ve şahsi bir tahminde bulunup olası bir yıkıntıya sebep olmaktan ben şahsen kaçınmayı yeğliyorum. Samimiyetle, benim bir tahminim bile olmuyor zaten. Ayrıca, Borderline sahip ya da değil, kısa bir tanışıklık sonucu gerçeği yansıtan görüşlere sahip olmak bana göre mümkün değil. Insanlar oldukça kompleks varlıklar, birkaç söylem ya da davranış bizi tanımlayamaz. Beni tanıyan kimse - ailem dâhil - bende Borderline ya da ruhsal bir probleme sahip olabileceğimi akıllarına bile getiremezlerdi mesela. Dış dünyaya karşı oldukça stabil bir imaj sergilerdim.

Hayatlarına dair her şeyi bilseydim bile, herhangi bir tespit ya da tahminde bulunabilecek biri değilim ve dürüst ve gerçekçi olmak gerekirse bunu kimse yapamaz bana göre. Bir uzman dahil - hele ki onlar böyle bir şeye email üzerinden hiç girişmezler bile. En azından karşılaştığım terapistler için ve aldıkları eğitime yönelik bilgilerim ışığında bu görüşteyim. Benim amacım her zaman Borderline hakkında mümkün olduğunca çok, doğru ve güncel bilgileri paylaşmak ve bunları isteyenlere sunup kendi sorularına cevapları bulmaları için terapiye yönlendirmek.

Terapiye her gidenin ruhsal bir problemi olduğu düşüncesi.. sadece bir düşünce. Geçmişte çalıştığım terapistler cevaplarını onlardan almayı istediğim sorulara cevap vermezken onlara karşı müthiş bir öfke duyardım; verdiğim paranın karşılığını almak, benim için her istediğimin hemen taraflarınca karşılanması anlamına geliyordu. Bu cevapları bulmam uzun ve sancılı çalışmalar sonucu oldu, çünkü bende Borderline vardı, çünkü direnç gösteriyordum, çünkü onlara ilk başta inanmıyordum, çünkü ve en önemlisi belki de, terapi nedir bilmiyordum. Onların yaptığı şey ise - çok basit bir anlatımla, o sorulara cevapları kendi kendime bulmamı sağlamalarıydı sadece. Terapi kaba tabiriyle bu, denilebilir. Terapistler bizim problemlerimizi çözmüyor ve bunu yapmayı amaçlamıyorlar da. Terapistler her sorunun cevabını da bilmiyorlar. Gerçekten, ortada mucizevi bir şekilde aniden gelişen durumlar olmuyor. Terapistler bize kendi problemlerimizi çözme becerimizi geliştirmenize yardımcı oluyorlar. Hepimizde bu güç ve beceri var, gelişim ve değişimi istediğimiz takdirde de, mutlu bir hayat için ihtiyacımız olan herşey bizde zaten var. Bu kadar. Basit ama kolay değil, evet, ama tüm bunlar yüzünden, ve ötesinde benim cevabım her zaman: bilmiyorum.

Benim neyim var sorusuna cevap Borderline ile örtüşmüş gibi gelebilir ve bu yüzden bu yazıyı okuyor olabilirsin ama özellikle son dönemlerde yaşanılan, ani ve beklenmedik, ya da olağandışı ve zor bir dönemden de geçiyor olabilirsin sadece. Ülkemizde travmasız bir çocukluk geçiren birini bulmak zor ve hatta dünyada en çok ve her tip travması olan ülkelerin başındayız. Benim insana dair öğrendiğim tek şey: herkesin kendine göre problemi var ve kimse ne hep mutlu ne de hep mutsuz. Ileride herhangi bir teşhis alsan da almasan da, yani hiçbir rahatsızlığı zaten taşımıyor olsan bile, terapiyi düşünmeni öneririm. Çünkü seni bu bloga yaşadığın problemler getirdi. Bizde terapi önemsiz görülür, her gidene de "deli" yakıştırması yapılır (bazen giden kişi tarafından kendisine yönelik de), ama ben şahsen müthiş fayda gördüm ve herkese tavsiye ederim. Hele ki Borderline tek başına iyilestirilebilecek bir durum değil, profesyonel destek şart. Çok ciddi bir rahatsızlık ama tedavisi mümkün. Uzunluğu da kişiye, çabalarına, ve terapisti ile olan uyumuna bağlı olarak değişir. Bazıları tedaviyi 1 yılda tamamlayabiliyorken, bazıları 8-10 yıl bekliyor. Bazıları 20 yıl geçmiş olmasına rağmen yol alamamış oluyor. Çok değişken.

Borderline sahip olabileceğin şüphesi taşıyorken, terapiye başlamadan önce önerim Borderline eğitimi almış kişilerle çalışman ve terapiye yönelik birkaç önerim olacak ama öncesinde Borderline belirtilerinden ziyade bu durumun, benim anlayışıma göre, iki ana kaynağı/asıl sebebini paylaşmak istiyorum:

0-2 yaş arası bir bebeğin annesi ile olan ilişkisinde annesinin (ya da bebeğe bakan kişi ya da kişiler- babanne gibi) sürekli tekrar eden tutumu sonucu vardığı, yetişkin iken çoğunlukla bilinç düzeyinde olmayan yani bilinçaltına yerleşen ve kişisel çabalarıyla farkındalık sağlayamayacağı gibi çözümünü de tek başına bulamayacağı, temel (core) değerlere yönelik iki bozuk inanışın Borderline belirtileriyle kendilerini göstermesi:

1) Duygularım, özü gereği, önemsiz ve utanç verici.

2) Ilkinden yola çıkarak: Eğer duygularım önemsiz ve utanç verici ise bende özüm gereği önemsiz ve utanç verici olmalıyım.

0-2 yaş bebekler duygularına göre dünya ile iletişime geçerler ve algı düzeyleri de bu bağlamda olur.. buradan yola çıkarak mesela temel sayılan kaybetme korkusunun ne olduğunu da anlayabileceğinizi sanıyorum. Kaybetme korkusu sadece bir belirti. Belirtilerden biri. Bu belirtilerin mümkün olduğu kadar minimize edilmesi ya da tamamen ortadan kalkması da mümkün.

Bilinçaltına yerleşen tüm inanışlar hayatı boyunca kişinin peşini bırakmayabilir. Bu en temel inanışların değişmesi gerçekten zordur ama mümkündür. Borderline için umut var. Dediğim gibi sadece 1 yılda kurtulan çok kişi var, şahsen tanıyorum. Işte, Borderline diye bakmaktan ziyade, daha çok kişisel problemlere yönelik bir keşif ve gelişim&değişim için terapi inanılmaz bir yolculuk bana göre.

Eklemek istediğim bir konu da, tamamen kişisel deneyimim: ben hiçbir zaman kendimi değersiz hissetmedim ve kendi kendime ya da bir başkasına bunu destekleyici bir söylemde bulunmadım. Öz-güven ve öz saygıyı, sınır koymayı, ikili ilişkiler dinamiklerini araştırdıkça, Borderline hakkında daha çok öğrendikçe, davranışlarımın kendi kendimi sabote eder bir doğrultuda ilerlediğini - yıllar sonra ve sadece terapi sayesinde - fark edebildim. Üzerinde çalıştıkça, tabii ki profesyonel yardım ile, zamanla gelişim gösterebildim.

Ve her yerde belirtilir: Borderline sahip olmak için 9 belirtiden 5'ine sahip olmak yeter ve Borderline ya da herhangi bir rahatsızlık -fiziksel ya da ruhsal, her kişi de farklılık gösterir. Borderline üzerinden konuşacak olursak, tüm dünyada sahip olanların sadece %8-10'u intihara eğilimli değil (bende bu yüzdenin içindeydim). Ve yine benzer orandaki kişilerin hiçbir geçmiş travması yok. Yani travma ile Borderline arasında doğru bir orantı yok, araştırmalara göre. Travma yokken intihar eğiliminde olanlar da var, çoklu ve kompleks travmalara sahip olup intihar eğiliminde olmayanlar da. Ve hatta travmalara karşın herhangi bir ruhsal rahatsızlığa sahip olmayanlar da.

Borderline da bildiğim kadarıyla 100'den fazla belirti kombinasyonu var (bazı kaynaklarda 150,200 de deniliyor). Çok kaba hatlarıyla: birimiz öfkesini dışa dönük (agresif) deneyimlerken, diğerimizin içe dönük (pasif agresif) deneyimlemesi gibi. Ya da birimiz sosyal iken diğerimizin asosyal olması. Bir sürü örnek var. Ancak bu farklılıklar Borderline sahip olmayan kişilerde de var. Yani sahip olduğumuz tüm özellikleri ve deneyimleri Borderline yüklemek anlamsız, ayrıca herhangi bir rahatsızlık ya da problem bizi tanımlayamaz; ancak, yol gösterici olabilir. Çevre de, koşullar da ve hatta çok atlanan mizaç da çok önemli. Ilginç, Borderline ait tüm belirtiler her insanda -terapistler dâhil, zaman zaman ama hep görülür. Şiddeti, sürekliliği, ve kişinin hayatını ne denli etkilediği gibi değişken de olabilen ayrıştırıcı özellikler var ve bunların belirlenmesi zaman alır. Psikolojik testlerin, örneğin, böylesine bir durumu tanımlamada yetersiz kaldığı söylenir. Değerlendirme klinik ortamda da uzun sürüyor, ancak bu süre de kişiden kişiye değişir: danışanın terapide ne kadar dürüst ve mesela utanç gibi duygulara rağmen açık olmasına bağlı en çok, denilebilir. Değişim danışanca istenmeli, çünkü sadece kendisi kendisine yardımcı olabilir - bu süreçte de ihtiyacı olan tüm güç kendisinde vardır.

Ben ilk teşhisi aldığımda, erkek arkadaşımın zoruyla -güya ayrılmamak için terapiye başlamıştım. Hayatımın en büyük kriziydi diyebilirim ama çocukluğumdan itibaren yaşadığım ve terapiye başlamadan önce tamamen unuttuğum çoklu ve ciddi travmaları saymıyorum, tabii. Bir patlama diyebiliriz -kontrolsüz. Teşhisi terapiye başladıktan 3 ay sonra aldım ben. Bir gün terapistim bana bende Borderline var olabileceği tahmini olduğunu, internetten araştırmamı ve görüşlerimi sonraki seansta bildirmemi istemişti. Başımdan aşağı kaynar sular inmişti o konuşurken ama sonra evde okurken "aha, bu benim" deyip rahatlamıştım. Sonrası yas tutma evreleri. Ben "inkar" ile başlamıştım. Bu "aha" anlarını birçok Borderline sahip kişiler deneyimlemiş ve özellikle psikolog olan terapistler bu yolla teşhis koyuyorlar, bildiğim kadarıyla. Kişi zaten biliyor. Aklına "teşhis konulacaksa, 3 ay mı beklemem gerek yani?" gibi bir düşünce gelebilir. Benim durumumda ben kendimde bir sorun olduğunu düşünmezdim ve terapi boyunca ya ağlama krizlerine girerdim -sadece erkek arkadaşımdan bahsederek ya da aynı paternler üzerinde lafı döndürüp dururdum ısrarla. Terapiye zorla gitmiştim. Terapiye isteksizce giden bir danışana yardım edebilmek imkansız değil belki ama çok zordur. Hele ki danışan da Borderline varsa.

Borderline dair diğer önemli bilgiler ise;

1. Borderline sahip kişilerde genellikle (%80 civarı) farklı rahatsızlıklar da vardır. Bunlar sıklık derecesine göre: depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları ve diğerleri. Bendeki depresyon ve insomnia idi, mesela. Ancak;

2. Örneğin, Borderline sahip birinin deneyimledigi depresyon ile sahip olmayan birinin deneyimledigi depresyon çok farklıdır. Depresyondayken, sadece depresyonu araştırıyor ve deneyimlerimle eşleştiremiyordum. Sonra tamamen Borderline-depresyon üzerine araştırmaları okuyunca, durumum kafamda netleşmiş, terapistime daha iyi ifade edebilip, iyileşme sürecini bayağı hızlandırmıştık. Hem DBT hem Şema Terapi, Borderline ile birlikte görülen tüm rahatsızlıklarda da ayrıca etkilidir. Örnek vermek gerekirse, sadece alkolik olan biri bu iki yöntemden faydalanabilir.

3. Bende olmadı, ve son yıllarda Borderline bilinirliliği oldukça arttığı için Amerika ve Avrupa'da daha nadir ama duyduğum kadarıyla Türkiye'de halen sıkça süregelen bir gerçek : Borderline sahip biri önce yanlış teşhis alır. Bana göre bu a) biraz terapistin almış aldığı eğitimle alakalı. Borderline ya da genel hatlarıyla kişilik bozuklukları ile ilgilenmeyen bir terapist doğru teşhisi koyamayabilir ya da danışan sorulara dürüstçe cevap vermediği için teşhis için yeterli bir veriye ulaşılamamış olabilir. b) Borderline ile birlikte sahip olunan diğer rahatsızlık (örn. depresyon) daha dominant olabilir terapi sürecinde. c) Terapist danışana teşhisi bile bile koymamış da olabilir. Ülkemizde bu çok sık oluyormuş, birçok Borderline uzmanından duydum. Sebeplerinden biri: teşhisi alanların bazıları teşhis alır almaz tedaviyi yarıda kesiyorlarmış. Bir diğer sebep de stigmadan danışanı korumak.

4. Her tedavi yöntemi Borderline için etkili değil. Psikoloji de aynı tıp gibi, dişimiz ağrıdığında ortopediste gitmeyiz. Hipnoterapi Borderline için sakıncalıdır, araştırmalara göre. Teşhis öncesi bende maalesef onay vermiş ve etkilerini yıllarca yaşamıştım. Araştırmalarda henüz etkinliği kanıtlanmamış ama etkin olan yöntemler olabilir; ancak ben böyle bir duruma şahsen denk gelmedim. Belki araştırmalarımı daha çok bilimsel çalışmalara yönelttiğim ve sadece bu yöntemleri deneyip başarı yakalayan Borderline danışanlarıyla iletişimde olduğum için olabilir.

Borderline için dünyada 4 farklı tedavi yönteminin etkinliği ispatlanmış. Ülkemizde uzmanları olan ve en etkili iki tanesi: DBT (diyalektik davranış terapisi) ve Şema Terapi. Blogtan DBT hakkındaki yazıları okuyabilirsin. Şema için ise Dr. Alp Karahasanoğlu'nun websitesi, yayınevinin (psikonet) kitapları, ve youtube da videoları var. Ülkemizde uluslararası sertifika alan üç uzman var ve Dr. Alp bu kişilerden biri. Prof. Dr. Gonca Soygut ise ülkemizin en önemli terapistlerinden biri, Türk Psikologlar Derneğinin 3. kez başkanı, akademisyen, Şema Terapi Enstitisü kurucusu. Yani, denk geldiğiniz bir Şema terapisti çok büyük ihtimalle bu iki kişiden biri tarafından eğitim almıştır. DBT eğitimi alan uzmanlarımız bireysel de çalışıyor, ekip kurdukları da oluyor (grup terapi için), ayrı ayrı iletişime geçip bilgi edinebilirsin. Son dönemdeki çalışmalarından haberim yok. Danışan kabul ediyorlar ve onlarla çalışsanız da çalışmasanız da istediğiniz her türlü bilgiyi sizinle paylaşıyorlar (aynı durum Şema terapistleri için de geçerli, tabii). Büyük çoğunluğu Istanbul'da ikamet ediyor.

Ancak, her yöntem ve her terapist her kişi için doğru/uygun olmayabilir; terapist-danışan ilişkisi en önemlisi. Terapist arayışına yönelik yazıları da okuyabilirsin blog da. Bu derecede detaylarını Türkçe bulamadım ben. Internette Borderline iyileştirilmesi imkansız gibi gerçekdışı bir inanış ve olumsuz yorumlar var. Amerika gibi ülkelerde DBT aşırı popüler ve binlerce kişinin sonunda Borderline uymadığı görüldü (arkadaşlarım dâhil) ve hayatlarında akıl edemeyecekleri kadar çok olumlu gelişmeler oldu. Şema da aynı şekilde (örn. Hollanda'da %93 başarı). Çok fazla, didik didik araştırma yapmanı tavsiye etmem, çünkü terapiste ve bilgisine güvenmek ve tam teslimiyet inanılmaz önemli. Hatta tek çıkış yolu diyebilirim. Güven bir birey olarak senin için ne ifade ediyorsa onu bulduğun kişiyle çalış sadece derim. Verdiğim isimler sadece tedavi yöntemi (Şema) hakkında bilgi alabilmeniz içindi.

Özetle ve genel hatlarıyla;

- Blogtaki terapist bulma yazıları ile birlikte tedavi yöntemlerine yönelik çok detaylı olmayan mini bir araştırma yapabilirsin. Aşağı yukarı bir fikrin sahibi olmak için. Bahsettiğim iki yöntem de Borderline için geliştirilmiş bile olsa, uygulayan terapistler yöntemlerini önce kendilerine uygulamak zorundalar (yani danışandan yapmasını istediği şeyi zaten öncesinde kendi yapmıştır), süpervizyonları olmak zorunda ve Borderline sahip olmayan herhangi birinin bu tedavilerden faydalandığı biliniyor.

- Uygun bulduğun yöntemin uzmanlarını internette bulup iletişime geçebilirsin. Email ile önce, sonrasında telefon ile ön görüşme yapmayı talep edebileceğin, istersen..kişisel/iş emaillerine yani sadece kendilerinin okuyabilecekleri emaillere ulaşamıyorsan çalıştıkları kurumdan talep edebilirsin (özel paylaşım olacak çünkü, hemen verirler), bunlar için herhangi bir ödeme yapmıyorsun. Hiçbiriyle sonunda çalışmak zorunda değilsin, onlara nihai kararını açıklamak zorunda da değilsin. Hizmet alan bir müşteri olarak düşünebilirsin kendini ve pazarda çok seçenek ve rekabet var :) ve istediğinizi yapma özgürlüğüne sahipsin.