Yeni Teşhis Almışlara

Bu yazıda kendi deneyimlerimi de ekleyerek araştırmalara ve uzman görüşlerine dayanan birkaç başa çıkma stratejisi, Borderline dair önemli birkaç başlık, basit bir "Borderline neden ve nasıl gelişir" anlatımı ve tedavi yöntemlerine dair özet bilgiler var.



Ilk teşhis aldığım anı hiç unutmam, sonrasında yaşadıklarımı da. Oracıkta, milyon tane duygunun aynı anda şiddetle yükseldiğini hatırlarım –terapistin ağzının oynadığı ama artık hiçbir sesin duyulmadığı anları. Seans bitmişti, tam gidecekken, tam daha iyi hissetmeye başlamışken söylenecek laf mıydı bu tahmin şimdi?

Borderline. Sınır anlamı. Neyin sınırı?

Cebimde Borderline yazılı bir kağıt, tramvaydayım. Sonrası yok, tüm hafta boyunca. Normalde haftada 4 gün giden ben, birden bir hafta bekler olmuştum.

Seans var yarın, bakayım şu kâğıda bakalım, neymiş bu Borderline.

1) Kaybetme korkusu
2) Boşlukta hissetme
3) Öfke sorunu
.
.
.
Aha, bu benim!

Sonraki günler ise tam bir bocalama. Benzerini deneyimlediğimden: Tüm bu duygular sonsuza kadar sürmeyecek. Farklı duyguların yönettiği farklı düşünce dalgaları devam ettikçe, o düşüncelerin tetiklediği duygular da değişecek.

Rahatlamış da hissetmiş olabilirsin. Kendinle alakalı o soruya artık bir yanıt alabilmişsindir: davranışlarının ve sorunlarının aslında kontrol edemeyeceğin gerçek bir rahatsızlığın belirtileri olduğunu bilmek. Rahatlama ve akabinde sendeki sorun neymiş diye merak etmek, google'a sormak. Çünkü hep biliyordun ki, hiçbir şey "gelip geçici bir dönem", "hormonlar", ya da "dikkat çekmek için" değildi. Dikkat çekmeye çalışmıyordun.

Rahatlama güzel ama kısa sürer. Şok geçtiğinde, beynin labaratuvar faresinin döndüğü gibi aynı düşünceler ekseninde çalışmaya başlar. Duygular da o hızda bir gider bir gelirler. Büyük ihtimalle de yas tutma evrelerini yaşarsın, sırasıyla olmasa da: inkâr, öfke, pazarlık, depresyon, ve kabullenme.

Korktun mu peki? Normal. Bu tip rahatsızlıklar kulağa korkutucu gelir, özellikle olumsuz çağrışımlı açıklamalarının olduğu Borderline ise. Çaresiz hissediyor buluyor olabilirsin kendini. Bilinmeyen gelecekten korkuyor olabilirsin. Düşüncelerin -genelde olduğu gibi- şimdi hele hiç durmaz. Aklın seni "bunun senin suçun olduğu" düşüncesine de itip, ikna edebilir de. Hatta bu yüzden şu yeni iş teklifini red edebilir ya da haftalar öncesinden planlanmış haftasonu gezisini iptal de edebilirsin - ne de olsa bilinmeyene gidiyorsundur. Bilinçli bir çabayla bunu şimdi durdur. Senin suçun değil!


Okumayı sadece birkaç dakikalığına ertele lütfen, ve özümseyene kadar tekrarla: senin suçun değil.

Müzik dinle, yürüyüşe çık, duş al, dikkatini dağıtacak ne varsa yap. Şimdi hatırladıkça -biliyorum, zor bir dönem. Bildiğim diğer şey ise: bunu aşacaksın.

Borderline sahip kişilerin yalancı olduğu, manipülatif olduğu, sevgililerini aldattığı, çok bencil oldukları gibi birçok görüş, tahmin ve açıklama okuyor ya da işitiyor ve bir an için onlara körü körüne inanıyor buluyordum kendimi. Sonra inkar eder, sonra kabul eder. Herkes yalan söyler, herkes manipüle eder ilişkilerde, ona bakarsak. Nedenleri ve sürekliliği asıl nokta, ve en çok bunları minimize ederek nasıl yok etmeye çalıştığın sonrasında, bir birey olarak. Hayatım hiçbir zaman yalanlar üzerine kurulmadı. Sadece anlaşılması için: mesela kaybetmekten korktuğum birine karşı zarar verici olmayan küçük yalanlar söylediğim oldu geçmişte. Yalanı genelde "korku" duygusuyla söyledim. Bir çocuğun kırdığı vazoyu kırdığını söylememesi gibi. Ya da terapi odasında bir deneyimi anlatırken (aslında anlatamıyorken), bazen terapist "hmmm, Borderline daki xxx durumundan bahsediyorsun sanırım, doğru mu?", ya da "Evet, Borderline sahip olan kişilerde yyy gibi deneyimler gözlemlenir" gibi farklı ve deneyimimle alakası olmayan geri dönüşler aldığım oldu geçmişte. Yeri gelmişken; bu gibi soru ve görüşler terapistlerin biraz konuşturma taktikleri, biraz öfkeyi danışan da ortaya çıkararak öfkesini doğru yansıtmasına yardımcı olmak ve sonunda ilişki zedelenmeyecek ve kaybetme duygusu azalsın diye güven vermek için (duygularını belirttikten sonra herhangi bir ceza, suistimal, soğukluk vs. olmaz terapi odasında), biraz eksik Borderline bilgisi görüşündeyim. Şimdi bu gibi görüşlere karşı-duruş sergileyebiliyor ve kendimi daha iyi ifade edebiliyor olsam da (onlar sayesinde), ilk başlarda bunu sağlayabilmem mümkün değildi. Yani, kendin dahil herkes senin hakkında bir şeyler düşünecek ve söyleyecek..ve hepsi gerçeği yansıtmayabilir. Ya da tahminlerini veya tespitlerini belirten kişilere sen bir birey olarak inanmayabilirsin de - yas tutma evresi=inkar ya da güvensizlik ya da gerçekten inanılabilecek bir gerçek olmadıkları gerçeğinden dolayı.

Küçük bir öneri: çok fazla araştırma yapma. Özellikle son birkaç yıl öncesine kadar Borderline dair tüm yazı ve görüşler -yeterince anlaşılmadığından da olsa gerek, oldukça olumsuz ve çoğu seni korkutabilir. Bazı gerçek ve istatistikler senin deneyimlerinle örtüşmeyebilir. O rakamlar ve görüşler sen değilsin. Iyisin. Buradasın ve şuan bu yazıyı okuyorsun -ve iyisin. Nefes alıyorsun. Bir rahatsızlık değilsin, rakam değilsin, istatistik hiç değilsin.

Diğer yandan, Borderline sahip yarı-stabil bir aile ile tanışıyor olacaksın. Yalnız değilsin. Ama herkesten farklısın. Herkesin diğerlerinden farklı olduğu gibi. Benzersiz bir puzzle olduğunu farzet: her parçanın farklı olduğu ve birleşmenin de tamamen sana ait olduğu bir puzzle. Bu teşhis bütün bir puzzle değil. Sadece bir parça - diğer parçalarınla bütünleştirmeni kolaylaştıracak bir fırsat.

Ancak, seçim senin omuzlarında. Tarafınca bilinçli bir şekilde yapılmaya ihtiyaç duyan bir seçim. Kaba tabirle, önünde de iki seçenek var: 1) hiçbir çaba sarfetmeden neler olacağını beklersin 2) yardım istersin. Deneyimlerime göre ilkinin bir faydasının olmadığının garantisini veririm. Seçim senin, tabii.

Internetteki yanlış ve eksik bilgilerin tarihi geçti, Borderline için umut var; bu yüzden, Borderline ile yaşayanların konuşmaya ve bu rahatsızlığı nasıl yaşadıklarına dair tekrar bir tarif vermeye ihtiyacı var. Buna ileride yeni teşhis alacaklara destek olmak için yapabilirsin. Buna asıl, kendine yardım etmek için yapabilirsin.

Borderline teşhisini yeni alanlar için, ya da bugüne kadar umutsuz bir şekilde tüm çabalarına karşılık alamayanlar için, kendi Borderline yolculuğumdan öğrendiğim birkaç başa çıkma stratejisini paylaşmak istiyorum:

1. Borderline hakkında oku - daha çok belirtiler, faydalı tedavi yöntemleri ve maalesef çok yok ama yalnız olmadığını anlamak için Borderline sahip diğer kişilerin yazdığı yazılar ve açtıkları (gizli) Facebook sayfaları. Borderline hakkında bilmek ve seni nasıl etkilediğini anlamak yardımcı oluyor. Borderline için Amerika başta olmak üzere Ingilizce konuşulan ülkelerde DBT ve ülkemiz dahil Avrupa'da Şema Terapi oldukça revaçta ve Borderline sahip kişiler bu iki yöntemin etkinlikleri konusunda olumlu paylaşımlarda bulunuyorlar. Iki yöntemin de uzmanları ülkemizde var, iletişime geçebilirsin -Istanbul ve Ankara başı çekiyor. Farklı şehirlerde yaşayanlar için, bazı uzmanlar online terapi hizmeti de veriyorlar.

2. Borderline senin için ne anlama geldiğini bul. Belirtileri kendi deneyimlerine göre yorumla, yaz. Internette genellikle hep en kötüsü resmedilir. Bir rahatsızlık değil, bir bireysin -Borderline seni tarif etmiyor; ancak, sana kendi yolunda kılavuzluk edebilir. Bunun için Borderline sendeki etkilerini keşfe çıkabilirsin. Yazarak, ses kaydı yaparak, vb.

3. Ikili ilişkilere yönelik tüm kararların hakkında düşün. Hızlı kararlar alıp, bazen ve sonradan benim bile gereksiz bulduğum sebeplerden birçok ilişkimi hızlıca bitirdim. "Insanlar hemen geri dönüş yapmıyorlarsa, senden nefret ettikleri anlamına gelmiyor" gerçeğini anlamam yıllarımı aldı. Onların da bir hayatları olduğu gerçeğini. Sağlıklı ikili ilişkiler nedir i araştırabilir, ve hayatına entegre etmeye çalışabilirsin.

4. Bir deftere düşünmeden, tartmadan sadece yazabilirsin. Aklına ne geliyorsa. Yazmak bana birçok defasında oldukça fayda sağladı. İçindekileri dök. Aynı şekilde görüntü ya da ses kaydı da bir alternatif.

5. Teşhisi aldın. Peki bunu kiminle paylaşmalısın? Ilk öğrendiğimde, çok yakınlarımla (arkadaş, sevgili) paylaşmış ve ilişkilerimiz olmadığı kadar kötüye gitmişti (birçok sebebi var, tabii). Sonra da hiçkimseyle paylaşmadım. Ta ki durumum iyice ciddileşene kadar. Ve bu kez sadece ailemle. Ailemle Borderline hakkında -yargılamadan ve suçlamadan- konuşmanın ilişkilerimize ve bana faydasını yeterince anlatamam. Ama her zaman ve her kişi için sonuç bu şekilde olumlu da olmayabilir. Nasıl, ne zaman ve kiminle paylaşıldığı çok önemli bence. Tek önerim: şimdilik bekle. Paylaşma ihtiyacı hissediyorsan da bekle: önce iyice tart. (ileride bu konu hakkında yazılacak)

6. Eğer çoktan birine söylediysen, Borderline hakkında mümkün olduğunca çok bilgi paylaşımı yaparsan, seni daha iyi anlamalarına yardımcı olabilirsin. Teşhis, deneyimledigin belirtilere bir etiket sadece. Sen hala sensin. Bazen benliğin vücudundan uzaklaşıyor gibi hissediyor olabilirsin, ama oradasın, bir bütün olarak sen sensin. Teşhis alınca kötü bir insan olduğunu düşünürlerse, onlara aksini ispatla.

7. Bazı yorumlar Borderline sahip kişilerin bencil, manipülatif, kışkırtıcı, vs. yönünde. Bu doğru değil. Nazik ve sevgi doluyum, bazen bencil de olabiliyorum mesela, ama rahatsızlığın bir parçası olduğunun farkında olmak önemli. Senin bir parçan değil.

8. Intihara eğilimli isen, mutlaka güvenebileceğin bir arkadaşınla ya da ailenden biriyle bunu paylaş. Blogta bu konu hakkında yazılar var (tıkla), anlaman için, anlatmak için referans olarak alabilirsin.

9. Borderline bir hastalık değildir, sende hasta değilsin.

10. Sana "Borderline iyileşmesi imkansız" diyen kimseye inanma ! Profesyoneller dahil.

Borderline belirtilerinden ziyade bu durumun, benim anlayışıma göre, iki ana kaynağı/asıl sebebini paylaşmak istiyorum:

0-2 yaş arası bir bebeğin annesi ile olan ilişkisinde annesinin (ya da bebeğe bakan kişi ya da kişiler- babanne gibi) sürekli tekrar eden tutumu sonucu vardığı, yetişkin iken çoğunlukla bilinç düzeyinde olmayan yani bilinçaltına yerleşen ve kişisel çabalarıyla farkındalık sağlayamayacağı gibi çözümünü de tek başına bulamayacağı, temel (core) değerlere yönelik iki bozuk inanışın Borderline belirtileriyle kendilerini göstermesi:

1) Duygularım, özü gereği, önemsiz ve utanç verici.

2)
Ilkinden yola çıkarak: Eğer duygularım önemsiz ve utanç verici ise bende özüm gereği önemsiz ve utanç verici olmalıyım.


0-2 yaş bebekler duygularına göre dünya ile iletişime geçerler ve algı düzeyleri de bu bağlamda olur.. buradan yola çıkarak mesela temel sayılan kaybetme korkusunun ne olduğunu da anlayabileceğini sanıyorum. Kaybetme korkusu sadece bir belirti. Belirtilerden biri. Bu belirtilerin mümkün olduğu kadar minimize edilmesi ya da tamamen ortadan kalkması da mümkün.

Bilinçaltına yerleşen tüm inanışlar hayatı boyunca kişinin peşini bırakmayabilir. Bu en temel inanışların değişmesi gerçekten zordur ama mümkündür. Borderline için umut var. Dediğim gibi sadece 1 yılda kurtulan çok kişi var, şahsen tanıyorum. Işte, Borderline diye bakmaktan ziyade, daha çok kişisel problemlere yönelik bir keşif ve gelişim&değişim için terapi inanılmaz bir yolculuk bana göre.

Eklemek istediğim bir konu da, tamamen kişisel deneyimim: ben hiçbir zaman kendimi değersiz hissetmedim ve kendi kendime ya da bir başkasına bunu destekleyici bir söylemde bulunmadım. Öz-güven ve öz saygıyı, sınır koymayı, ikili ilişkiler dinamiklerini araştırdıkça, Borderline hakkında daha çok öğrendikçe, davranışlarımın kendi kendimi sabote eder bir doğrultuda ilerlediğini - yıllar sonra ve sadece terapi sayesinde - fark edebildim. Üzerinde çalıştıkça, tabii ki profesyonel yardım ile, zamanla gelişim gösterebildim.

Ve her yerde belirtilir: Borderline sahip olmak için 9 belirtiden 5'ine sahip olmak yeter ve Borderline ya da herhangi bir rahatsızlık -fiziksel ya da ruhsal, her kişi de farklılık gösterir. Borderline üzerinden konuşacak olursak, tüm dünyada sahip olanların sadece %8-10'u intihara eğilimli değil (bende bu yüzdenin içindeyim). Ve yine benzer orandaki kişilerin hiçbir geçmiş travması yok. Yani travma ile Borderline arasında doğru bir orantı yok, araştırmalara göre. Travma yokken intihar eğiliminde olanlar da var, çoklu ve kompleks travmalara sahip olup intihar eğiliminde olmayanlar da. Ve hatta travmalara karşın herhangi bir ruhsal rahatsızlığa sahip olmayanlar da.

Borderline da bildiğim kadarıyla 100'den fazla belirti kombinasyonu var (bazı kaynaklarda 150,200 de deniliyor). Çok kaba hatlarıyla: birimiz öfkesini dışa dönük (agresif) deneyimlerken, diğerimizin içe dönük (pasif agresif) deneyimlemesi gibi. Ya da birimiz sosyal iken diğerimizin asosyal olması. Bir sürü örnek var. Ancak bu farklılıklar Borderline sahip olmayan kişilerde de var. Yani sahip olduğumuz tüm özellikleri ve deneyimleri Borderline yüklemek anlamsız, ayrıca herhangi bir rahatsızlık ya da problem bizi tanımlayamaz; ancak, yol gösterici olabilir. Çevre de, koşullar da ve hatta çok atlanan mizaç da çok önemli. Ilginç, Borderline ait tüm belirtiler her insanda -terapistler dâhil, zaman zaman ama hep görülür. Şiddeti, sürekliliği, ve kişinin hayatını ne denli etkilediği gibi değişken de olabilen ayrıştırıcı özellikler var ve bunların belirlenmesi zaman alır. Psikolojik testlerin, örneğin, böylesine bir durumu tanımlamada yetersiz kaldığı söylenir. Değerlendirme klinik ortamda da uzun sürüyor, ancak bu süre de kişiden kişiye değişir: danışanın terapide ne kadar dürüst ve mesela utanç gibi duygulara rağmen açık olmasına bağlı en çok, denilebilir. Değişim danışanca istenmeli, çünkü sadece kendisi kendisine yardımcı olabilir - bu süreçte de ihtiyacı olan tüm güç kendisinde vardır.

Ben ilk teşhisi aldığımda, erkek arkadaşımın zoruyla -güya ayrılmamak için terapiye başlamıştım. Hayatımın en büyük kriziydi diyebilirim ama çocukluğumdan itibaren yaşadığım ve terapiye başlamadan önce tamamen unuttuğum çoklu ve ciddi travmaları saymıyorum, tabii. Bir patlama diyebiliriz -kontrolsüz. Teşhisi terapiye başladıktan 3 ay sonra aldım ben. Bir gün terapistim bana bende Borderline var olabileceği tahmini olduğunu, internetten araştırmamı ve görüşlerimi sonraki seansta bildirmemi istemişti. Başımdan aşağı kaynar sular inmişti o konuşurken ama sonra evde okurken "aha, bu benim" deyip rahatlamıştım. Sonrası yas tutma evreleri. Ben "inkar" ile başlamıştım. Bu "aha" anlarını birçok Borderline sahip kişiler deneyimlemiş ve özellikle psikolog olan terapistler bu yolla teşhis koyuyorlar, bildiğim kadarıyla. Kişi zaten biliyor. Aklına "teşhis konulacaksa, 3 ay mı beklemem gerek yani?" gibi bir düşünce gelebilir. Benim durumumda ben kendimde bir sorun olduğunu düşünmezdim ve terapi boyunca ya ağlama krizlerine girerdim -sadece erkek arkadaşımdan bahsederek ya da aynı paternler üzerinde lafı döndürüp dururdum ısrarla. Terapiye zorla gitmiştim. Terapiye isteksizce giden bir danışana yardım edebilmek imkansız değil belki ama çok zordur.

Borderline dair diğer önemli bilgiler ise;

1. Borderline sahip kişilerde genellikle (%80 civarı) farklı rahatsızlıklar da vardır. Bunlar sıklık derecesine göre: depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları ve diğerleri. Bendeki depresyon ve insomnia idi, mesela. Ancak;

2. Örneğin, Borderline sahip birinin deneyimledigi depresyon ile sahip olmayan birinin deneyimledigi depresyon çok farklıdır. Depresyondayken, sadece depresyonu araştırıyor ve deneyimlerimle eşleştiremiyordum. Sonra tamamen Borderline-depresyon üzerine araştırmaları okuyunca, durumum kafamda netleşmiş, terapistime daha iyi ifade edebilip, iyileşme sürecini bayağı hızlandırmıştık. Hem DBT hem Şema Terapi, Borderline ile birlikte görülen tüm rahatsızlıklarda da ayrıca etkilidir. Örnek vermek gerekirse, sadece alkolik olan biri bu iki yöntemden faydalanabilir.

3. Bende olmadı, ve son yıllarda Borderline bilinirliliği oldukça arttığı için Amerika ve Avrupa'da daha nadir ama duyduğum kadarıyla Türkiye'de halen sıkça süregelen bir gerçek : Borderline sahip biri önce yanlış teşhis alır. Bana göre bu a) biraz terapistin almış aldığı eğitimle alakalı. Borderline ya da genel hatlarıyla kişilik bozuklukları ile ilgilenmeyen bir terapist doğru teşhisi koyamayabilir ya da danışan sorulara dürüstçe cevap vermediği için teşhis için yeterli bir veriye ulaşılamamış olabilir. b) Borderline ile birlikte sahip olunan diğer rahatsızlık (örn. depresyon) daha dominant olabilir terapi sürecinde. c) Terapist danışana teşhisi bile bile koymamış da olabilir. Ülkemizde bu çok sık oluyormuş, birçok Borderline uzmanından duydum. Sebeplerinden biri: teşhisi alanların bazıları teşhis alır almaz tedaviyi yarıda kesiyorlarmış. Bir diğer sebep de stigmadan danışanı korumak.

4. Her tedavi yöntemi Borderline için etkili değil. Psikoloji de aynı tıp gibi, dişimiz ağrıdığında ortopediste gitmeyiz. Hipnoterapi Borderline için sakıncalıdır, araştırmalara göre. Teşhis öncesi bende maalesef onay vermiş ve etkilerini yıllarca yaşamıştım. Araştırmalarda henüz etkinliği kanıtlanmamış ama etkin olan yöntemler olabilir; ancak ben böyle bir duruma şahsen denk gelmedim. Belki araştırmalarımı daha çok bilimsel çalışmalara yönelttiğim ve sadece bu yöntemleri deneyip başarı yakalayan Borderline danışanlarıyla iletişimde olduğum için olabilir.

Tedavi Yöntemleri 

Borderline için dünyada 4 farklı tedavi yönteminin etkinliği ispatlanmış. Ülkemizde uzmanları olan ve en etkili iki tanesi: DBT (diyalektik davranış terapisi) ve Şema Terapi. Blogtan DBT hakkındaki yazıları okuyabilirsin. Şema için ise Dr. Alp Karahasanoğlu'nun websitesi, yayınevinin (psikonet) kitapları, ve youtube da videoları var. Ülkemizde uluslararası sertifika alan üç uzman var ve Dr. Alp bu kişilerden biri. Prof. Dr. Gonca Soygut ise ülkemizin en önemli terapistlerinden biri, Türk Psikologlar Derneğinin 3. kez başkanı, akademisyen, Şema Terapi Enstitisü kurucusu. Yani, denk geldiğiniz bir Şema terapisti çok büyük ihtimalle bu iki kişiden biri tarafından eğitim almıştır. DBT eğitimi alan uzmanlarımız bireysel de çalışıyor, ekip kurdukları da oluyor (grup terapi için), ayrı ayrı iletişime geçip bilgi edinebilirsiniz. Son dönemdeki çalışmalarından haberim yok. Danışan kabul ediyorlar ve onlarla çalışsanız da çalışmasanız da istediğiniz her türlü bilgiyi sizinle paylaşıyorlar (aynı durum Şema terapistleri için de geçerli, tabii). Büyük çoğunluğu Istanbul'da ikamet ediyor.

Ancak, her yöntem ve her terapist her kişi için doğru/uygun olmayabilir; terapist-danışan ilişkisi en önemlisi. Terapist arayışına yönelik yazıları da okuyabilirsin blog da. Bu derecede detaylarını Türkçe bulamadım ben. Internette Borderline iyileştirilmesi imkansız gibi gerçekdışı bir inanış ve olumsuz yorumlar var. Amerika gibi ülkelerde DBT aşırı popüler ve binlerce kişinin sonunda Borderline uymadığı görüldü (arkadaşlarım dâhil) ve hayatlarında akıl edemeyecekleri kadar çok olumlu gelişmeler oldu. Şema da aynı şekilde. Çok fazla araştırma yapmanı tavsiye etmem, çünkü terapiste ve bilgisine güvenmek ve tam teslimiyet inanılmaz önemli. Hatta tek çıkış yolu diyebilirim. Güven senin için ne ifade ediyorsa onu bulduğun kişiyle çalış sadece. Verdiğim isimler sadece tedavi yöntemi (Şema) hakkında bilgi alabilmeniz için.

Terapi sürecinde ya da arayışında ve hatta mümkünse her zaman yapabileceğin birkaç şey;
- meditasyon yapmak (farkındalık / mindfulness meditasyonu özellikle)

- mümkünse her gün en az 30 dk, ya da haftada 3-4 gün spor yapmak, yoga dahil ve yoga inanılmaz faydalıdır.

- dikkat dağıtan, eğlenceli aktiviteler bulmak ve yapmak.