Kötü Terapist Özellikleri



Terapist seçiminde cinsiyet, ofis/klinik lokasyonu, seans ücreti vb. gibi kişisel tercihleriniz olabilir. Ancak; terapist ararken tercihiniz ne olursa olsun, ''Acaba ilaç kullansam mı?'' düşüncesiyle gidip 15 dakika olarak düzenlenmiş görüşmelerde Borderline ile mücadele ettiğimi duyunca ''hmm, anlıyorum.'' diye gözlerini belirten/acıyan gözlerle bakan, ya da ''fazla vaktim yok, hangi ilacı istiyorsan söyle, onu yazayım.'' diyen, yazdıkları reçeteyle çıkmama rağmen görüşlerini dikkate almayıp eczaneye bile gitmediğim ya da görüşmeyi ilaç alma isteğimden cayarak noktaladığım bağzı devlet hastanesi psikiyatristlerini ve e-mail üzerinden uzun öfke ve/veya ağlama nöbetlerine girince görüşmeyi başlamadan sonlandırdığım geneli klinik psikolog olan terapistleri tamamen ayrı tutarak... özel kliniklerde son 6 yıldır yerli/yabancı toplamda 11 ayrı terapistle görüşen bir Borderline savaşçısı olarak -düşünce şeklimizden olsa gerek, kötü terapist özelliklerini listelemeyi bir borç bilirim:


Not: Koyu harflerle yazılmış olanlar bana ait değildir. Açıklama kısmında yazılanlar ise hem uzmanların görüşlerini paylaştığı ve şahsen faydalandığım bilgileri hem de kendi deneyimlerimi içerir.


1.      Psikolojik durumuna özel, araştırmalarca kanıtlanmış bir eğitimi yoktur.
Durumunu ya da durumuna neyin iyi geleceğini bilmezken, o da sana yardımcı olabilmek için yeterli eğitim/belge/sertifakaya sahip olmadığını söylemediği zamanlar yok değildir ve sen neyin sana iyi gelip neyin iyi gelmediğini öğrenince ...köpürürsün. Borderline için araştırmalarca sakıncalı olabileceği düşünülen hipnoterapi ve/veya psikodrama gibi alakasız tedavi yöntemlerinin –sana bilgisi verilse bile- uygulanmış olması da olası senaryolar arasındadır. Bulunduğun yerde bir Borderline uzmanı yoksa, herhangi bir uzmanla sırf görüşmek için görüşmek para ve zaman kaybına ama en çok psikolojik zarara sebep olabilir. İngilizce bilen uzmanlar ilgilendikleri alanlardaki en yeni ve en etkili tedavi yöntemlerini yakından takip eden ve bu yöntemlerin eğitimlerini alanlardır.


2.      Danışan olarak sana haklarından, seans ücretinden, gizlilik ilkesinden bahsetmiyordur.
Klinik ortamlarda bunların görülebilecek şekilde listelenmiş hali bulunmalı ve/veya danışan ilk görüşmede bunu bizzat terapistten duymalıdır. Benim gibi didik didik araştırdıysanız ya da zaten defalarca duyduysanız, bu aşamaya gerek yoktur. Seans ücretini e-mailde farklı söyleyip, görüşme sonrası ödeme yaparken yaptığı indirimden vazgeçen bazı terapistler de vardır. Terapiye gitmek bir nevi bir iş anlaşması gibidir ve sözleşmenin içeriğini -imzasını atan biri olarak, sorgulama görevi sendedir. Görüşmeler çok istisnai durumlar dışında tamamen gizli tutulmalıdır. (bkz. 22) Terapiyi sabote ettiğim zamanlarda bunun gerçekten de gizli tutulduğuna bizzat şahit oldum. 


3.      İlk terapi deneyimidir.
Danışan yoksa deneyim de yoktur, ama deneyimleri olanlar tarafından bile ''zor'' diye görüşmeye kabul edilmeyen Borderline camiası üyelerine olduğu kadar çekirge terapistimize de bizim iyi gelmeyeceğimiz kanıtlanması gerek olmayan bir gerçektir.


4.      Terapiye gelme sebebin olan problem ya da endişeyi çözmende sana nasıl yardımcı olacağını açık bir şekilde tanımlayamıyordur.
Ehem. Tedavi yöntemini çok iyi bilmiyorsan ya da bilmediğin yanları olduğunda soru yöneltiyorsan, doğal olarak bir cevap almak istersin. Ve bir Borderline danışanı olarak bu bilgi en ince ayrıntılarıyla verilmelidir, çünkü kimseye kolay kolay ya da hiç güvenmezsin –ve haklı sebeplerin de yok değildir. İyi bir terapist danışanı soru sormaya fırsat bulmadan tedavi yöntemini açıklar ve danışanı soruları olmasa bile, hani olursa diye, kendisine danışmaktan çekinmemesini söyleyen terapisttir.


5.      Terapi için yapmak istediğin değişim ve hedeflerinle ilgilenmiyordur.
Zaten özyönlendirme/hedef koyma da problemlerin vardır. Evet, bunların sorulması ve cevap veremiyor oluşundan dolayı oradan pılını pırtını alıp çekip gitmek isteyebilirsin, ama iyi bir terapist hedeflerini -hele ki bir teşhis varsa, belirleyebilmen de sana yardımcı olmaya çalışandır. Yine de, hiçbir terapistin sana ne gibi hedeflere sahip olman gerektiğini söyleyemez. Hedefler, tedavi süresince değişebilir ve sorulduğunda cevap veremiyor oluşun seni sadece normal bir danışan yapar –çünkü zaten cevap veremediğin için oradasındır.


6.      Kognitif ve davranışlara odaklanıyor ama duygularını yok sayıyordur.
Değişim için seni zorluyor ve hissettiklerinle ilgilenmiyordur bile. Bir Borderline düşmanıdır.


7.      Din, kültür, cinsel seçim, ve inançlarına saygı göstermiyordur, kendi inançlarını/görüşlerini sana empoze etmeye çalışıyordur.
Ayrıca, hiçbir terapist bu gibi kişisel tercihlere göre danışan kayırma hakkına da sahip değildir. Kayıran bir terapist, tedavi görmelidir. Tanrıya olan inancında bir değişkenlik/belirsizlik varsa, yoksa bile, bu konuyu özellikle açıp terapistinin vereceği sözlü ya da bedensel tepkileri gözlemleyip onu test edebilirsin. Psikolojide Tanrı inancı, kısaca, idealize edilmiş ebeveyn figürü üzerinden edinilmemiş ihtiyaçlar olarak görülür. Çocuklar anne-babalarını tanrısal varlıklar olarak gördüğünden, yetişkin bir birey olarak Tanrı’ya olan inanç ya da inançsızlığını belirterek hem terapistine hakkında bir bilgi veriyor hem de verdiğin bu bilgi esnasında onu gözlemleyerek düşüncelerinden dolayı yargılanıp yargılanmayacağını öğrenmiş oluyorsun.


8.      Davranışların, problemlerin ve/veya hayat tarzınla ilgili eleştiride ya da yargıda bulunuyordur.
Hayatını istediğin şekilde yaşamana hakkın var. Sadece senin değiştirmeyi istediğin davranışlar ve/veya duygular değiştirilebilir.


9.      Her şeye bir çözümü ya da cevabı var gibidir ve zamanı değişilecek ve düzeltilecek şeyler üzerine söylemlerde bulunarak harcıyordur.
Ve (muhtemelen) senin gibi her şeye bir cevabı olan biri için bu eşleşme pek de faydalı olmayabilir.


10.  Sana ne yapacağını söylüyor, kararları senin için alıyor, ve/veya sürekli tavsiye veriyordur.
Terapide amaç, kaba tabiriyle, değişim geçirmektir. İyi bir terapist sana, örneğin, problemini nasıl çözeceğini söyleyen değil, sana problemlerini nasıl çözebileceğini öğreten/yol gösterendir. Ailen, sevgilin/eşin ve her türlü ilişkini yürütme veya sonlandırma kararı tamamen senindir, ikirciklenirsen tavsiye alamazsın çünkü kiminle ilişkide olacağın ya da olmayacağın terapistin ilgi alanı –neyse ki, değildir. Çünkü, terapistin –neyse ki, senin arkadaşın değildir. (bkz. 33).


11.  Garanti/sözler veriyordur.
Mesela, her tedavi yönteminin belli başlı ve çoğunlukla yazılı olarak belirtilmeyen (DBT hariç) bazı varsayımları ve etkinliği konusunda yapılmış araştırmalar vardır ve bunlar bir tedavi planı yapmakta terapiste yol gösterirler. Ancak, bu varsayımlara göre senin herhangi bir oranda ya da zamanda iyileşeceğini/değişeceğini garantileyen bir terapistin o yöntemi kullanabilme becerisi sorgulanmalıdır. Danışanı motive etmek ile sözler vermek arasında bir uçurum vardır.


12.  Sana diğer danışanları hakkında özel/kişisel bilgi veriyordur.
Bu da görüşmelerinizin gizli tutulmadığını kanıtlayan bir göstergedir. Aynı tedavi yöntemi uygulanmış eski danışanların tedavi sonu iyileşme oranı hakkında bilgi verilebilir, sen de sorabilirsin. 


13.  Geri bildirimleri ve hatalarını kabul etmiyordur.
Tedaviyi sonlandırma gerekçelerini yok sayıyor ve –varsa, e-postalarına günler boyu süren geç cevap verme alışkanlığının sendeki yıkıcı etkilerini görmezden gelip, özürdilemiyordur. Bazen özürdiler, söz verir ama bunu aynen devam ettirir.


14.  Çok konuşuyordur.
''Kendini bildi bileli farklı yollarla ve sistematik bir şekilde susturulmuş bir kişiyi dinlememek de neyin nesidir?'' diye sormak gelir içinden, çoğu kez soramazsın ve oradan bir daha dönmemek üzere ayrılırsın.


15.  Hiç konuşmuyordur.
Duvara konuştuğun hissi verir. Dinleniyor olmak güzeldir ama tepkisiz biriyle oturmak el kuklasına dert anlatmak gibidir, can sıkar.


16.  Sürekli olarak saate bakıyor, seans süresince ne kadar zaman kaldığına dair hatırlatmalarda bulunuyordur.
''XXX Hanım/Bey, görüşmenin bitmesine yarım saat kaldı, şimdi onbeş dakika kaldı, şimdi beş dakika kaldı'' gibi ardı arkası gelmeyen hatırlatmalar kaygı ve stres problemi yaşayan bir Borderline camiası üyesini en sonunda...öfkelendirir. Üstelik bu hatırlatmalar zamanı iyi kullanan birini değil, kontrol manyağı birini çağrıştırır.


17.  Durmaksızın (nefes almaksınız, kalem eskitircesine) not alıyordur.
Artık bir deney faresisindir. Sürekli analiz ediliyor hissi yaratır, bu da paranoyaya sokar, panikletir, kaygılandırır, ''acaba şunu demesem mi?'' diye düşündürttürür. Bunu halen neden yapar terapistler, bilinmez. Not alarak daha iyi bir tedavi planı yapılır ve genellikle not alırlar; ancak, göz teması kurayım derken dik dik bakıp telaşla kağıda bakmadan bir şeyleri hızla karalamak ... karalanacak bir harekettir.


18.  Konuşmanı kesip, alakasız sorular soruyordur.
Sanılır ki, müthiş bir hafızan vardır ve karmaşık zaman döngüsünde olayları en ince ayrıntısıyla anlatabilecek rahatlıktasındır çünkü stresle böylesine başa çıkabilen nadir kişilerdensindir. Kontrolden çıkmana sebep olur bu da seni ayrıca kaygılandırır: kalakalırsın ve ne önceki konuyu konuşur ne de soruya cevap verebilirsin.


19.  Çok aşırı makyaj yapıyordur, ofis ortamına uygun olmayan (dekolte, çok salaş, vs.) kıyafetler giyiyordur.
Mesela, ''Gözlerime bak'', ''Hadi gel, göz teması kuralım da bir güven ortamı oluşsun..'' diye düşünülüp göz çevresi boyunca kapkalın, simsiyah göz kalemiyle çizilmiş, adeta paskalya bayramını Kleopatra görünümüyle kutlamak isteyen terapist makyajıdır. Dikkat dağıtır, görüşme boyunca ''neden?'' diye düşündürttürür, kendine ve anlatacaklarına odaklanamaz hale getirir.


20.  Jargonlarla (anlayamayacağın mesleki terimlerle) kafanı karıştırıyordur.
Bazen ne yaptığını farkeder ve yaptığı şeyin saçmalığına pis pis sırıtarak karşılık verir.


21.  Diğer terapistlerle konsültasyon (vaka danışma) yapmıyordur.
Borderline danışanı olan HER terapist, danışanına yönelik duygu ve düşüncelerini kendi kendine analiz etmenin yanında, farklı bir meslektaş ya da uzmanla genellikle haftalık olarak ama mutlaka görüşmelidir. Danışan ismi verilmez. Bazen sadece danışana belli bir konuda farklı olarak nasıl yardımcı olabileceğini sormak, danışmak için, bazen de (başka bir blog konusu olan) olumsuz ya da erotik karşı-aktarım gibi durumlarla başa çıkmak için destek almak adına konsültasyon yapmaktır. Yoğun narsistik karakteristiklere sahip terapistler bunu yapmayabilir. Bu yüzden Borderline danışanı konsültasyon sorusunu sorabilir.


22.  Sadece kendi eğitimini aldığı ya da inandığı terapi yönteminin sana iyi geleceğini söylüyor, diğer tedavi yöntemlerini küçümsüyordur.
Bunu genellikle hiçbir terapist yapmaz. Bunu genellikle başka bir Borderline camiası üyesi yapar.

Edit: Evet ülkemizde, bunu yapan terapistler de vardır.


23.  Danışanı tarafından şikayet edilmiştir ve (varsa) davası hala devam ediyordur.
Dava edilmek, Borderline danışanı olan bazı terapistler için kaçınılmaz bir sondur. Çoğunlukla, terapist sadece tedavi yöntemini uyguluyordur ve danışan direnç göstermiştir. Nadiren, ortada ahlaksız/uygunsuz bir şeyler dönüyordur (bkz. 35).


24.  Seninle kavga ediyordur/tartışıyordur ya da sürekli olarak yüzleştirmeler yapıyordur.
Şema terapide olduğu gibi, bazen istemediğin şeyleri duymak gücüne gidebilir ve bunu –çoğunlukla, öfkeyle ya da duygusal geri çekilme ile gösterebilirsin. Terapist bunu sana faydalı olacağı için uygun zamanlarda yapacaktır ama direnç göstermene ya da hazır olmamana rağmen ısrarla üzerine gidiyorsa, o terapist artık çok oluyor demektir.


25.  Adını hatırlamıyordur ya da senin için çok önemli olan ve terapide bahsettiğin kişilerin (aile üyeleri, sevgili, en yakın arkadaş, vs.) adını hatırlamıyordur.
Bu da görüşme öncesi notlarına bakmıyor, ya da hiç not almıyor, notlarını düzenlemiyor anlamına geldiği gibi seni öncesinde hiç dinlemediği anlamına da gelir.


26.  Seni dikkatle dinliyormuş ya da anlıyormuş gibi görünmüyordur.
Mesela, terapist esniyordur; ya uykusunu alamamıştır ya da sıkılmıştır. Bunu farkettiğinde sebebini uygun bir zamanda dile getirme sorumluluğu vardır. Eğer uykusunu alamamışsa, esnemesinin danışanla alakalı olmadığını anlatabilmeli –ki durum genelde bu değildir. Sıkıldıysa bir ihtimalle danışanın terapistle bağ kurmama ya da kuramama halinden kaynaklandığını anlayıp danışanına bir an için bile olsa kendisinin andan koptuğunu ve bunun sebebinin ne olduğuna dair bir tartışma açmaya razı olmalıdır... Danışan konuşması gereken konuyu çekindiğinden, utandığından, ya da ifade edemediğinden konuşmuyor olabilir.


27.  Seans ortasında telefonla konuşuyordur.
Sana ve yaptığı işe saygısı olmayandır. Bazı terapistler belli bir pozisyona erişince bağzı şeyleri unutabiliyorlar. Bu sorun, bir Borderline danışanına ciddi zararlar verir: kaygı, değersiz hissetme, süregelen öfke, vb. Daha da kötüsü, aslında ihtiyacı olan terapiden de soğuyabilir.


28.  Empati kurmuyordur.
Mesela, danışan travmatik bir olay anlattığında üzülüyor, ağlıyorsa ama terapist hiçbir tepki vermiyorsa, donuksa, danışanı ne kadar anladığı tartışılacak bir konudur ama en önemlisi bir bağ kurmaya çalışmıyordur. Danışanla ağlamasa bile üzüntüsünü yüz ifadesiyle ve ses tonuyla zaten gösterir. Danışan travmatik bir olayı anlattığında gülüyorsa -ki bu Borderline danışanlarında çok sık görülür, terapist bunda gülünecek bir şey olmadığını bilip sırf bağ kurmak adına da gülmez ama danışanın duruma yaklaşımı konusunda çıkarımlarda bulunur ve buna göre yol alır.

İllüstrasyon: Drue Langlois
29.  Çok fazla empati kuruyordur.
Danışanla birlikte belki de ondan da fazla şiddetle, hüngür hüngür, zırıl zırıl ağlayandır. Danışan kendisiyle mi yoksa terapistiyle ilgilenmeli, bilemez hale gelir. Dili tutulur. Çoktan bağlandığı terapistini üzdüğü için ayrıca üzülebilir. Terapi odasında kendisinin değil danışanının duygularının önemi olduğunu unutan terapisttir. Bu konuda herhangi bir araştırma yok ama bloglarda danışanlar terapistlerinin gözyaşlarını olumlu ve güven verici bulduklarını anlatmışlar. Yani, terapistin ağlamasının danışanda bıraktığı etki kişiden kişiye değişebilir.


30.  Senin sorunlarından bunalmış gibi görünüyordur.
Konuşma içeriğine yönelik doğru bir yönlendirme yapamıyor demektir. Kontrol tamamen danışandadır; dilediğini söyler ya da söylemez, terapist bir şey söylese danışanının öfke nöbeti ve tehditlerinden kaçınamayacağını düşündüğü ya da uğraşmak istemediği için onun karar verdiği düzene uymak zorunda hisseder kendini. Bu da danışanı hiçbir yere götürmez. Doğru yönlendiren çok iyi terapistler vardır; mesela, danışan arkadaşına anlatır gibi aynı sorunları anlatıp duruyordur ama terapist -doğru anda- nokta atışı sorularıyla hem danışanı hakkında bilgi ediniyor hem de danışana terapi nasıl olur gösteriyordur. Danışan önce tepki gösterebilir ama terapistin yaklaşımı onda emin ellerde olduğu hissi uyandırır –inanası zor gelir ama inanır.


31.  Sana ''yukarıdan'' bakıyordur, direkt ya da direkt olmayan yollarla sana ikinci sınıf insan gibi davranıyordur.
Borderline danışanı için en önemli ve en iyileştirici yaklaşımın ''eşitlik'' olduğunu bilmiyordur.


32.  Aileni, arkadaşlarını ya da partnerini suçluyordur ya da suçlaman da seni cesaretlendiriyordur.
İyi bir terapist, danışanının olumsuz da olsa duygularını ifade etmesinde bir sakınca görmez çünkü zaten duygularını ifade edemediği ve kontrol edemediği için oradadır. Bir Borderline danışanı kontrol edemese bile çoğu kez o an bile her şeyin farkındadır, suçlayarak sadece bildiği yoldan gidiyordur. Bu yolu danışanına katılarak meşrulaştıran terapist olmaz olsun. Ona başkalarını suçladığı gerçeğiyle yüzleştirmek bazı Borderline danışanlarının tercihi olsa da, bazılarında genellikle bir işe yaramaz ama incitir, küstürür ya da öfkelendirir. İyi bir terapist, bunun yerine, bir Borderline danışanına yaşadıklarının onun suçu olmadığını söyleyebilir mesela.


33.  Arkadaşın olmaya çalışıyordur.
Objektif değildir. İyi bir terapist değildir ve büyük ihtimalle hiçbir zaman da olamayacaktır. Yaşadıklarını anlatarak zaten en kırılgan halinde olan danışanının bu açıklığına ve tedaviyle iyileşme isteğine saygı duymuyordur. Ahlaklı değildir ve mesleğinin etik kurallarını –ki bunlar laf olsun diye yoklardır- yok sayıyordur. Terapist danışanını bir birey olarak sevebilir, değer verebilir, ve bu böyle olursa çok da iyi olur ama danışanın çıkarları her şeyden daha önemlidir. Unutursa, terapi görmelidir. Danışanı da arkadaş olmak isteyebilir çünkü o 50 dk ya da 1 saatlik zamanda hiç tanımadığı biri tüm odağını ona verir ve bu belki de hiç yaşamadığı bir deneyimdir ama gerçek hayatta durum böyle değildir ve bunu da bildiğinden aslında arkadaş da olmak istemez –kendi iyiliği için. Terapist de danışanının henüz bilmediği ‘’sınırları’’ koyarak ve koruyarak danışanına yardımcı olur.
Terapi odası dışındaki herhangi bir görüşme terapistin danışanı istismar ettiği anlamı taşır.


34.  Sana sormadan dokunmaya (sarılmak, vs.) çalışıyordur.
Özellikle karşı cins terapist-danışan eşleşmelerinde bu durum Borderline danışanları için oldukça tehlikeli ve zarar vericidir –sadece o an değil, uzun uzun vadede. Eğer, danışan sarılma gibi bir öneri ya da istekte bulunuyorsa bu birkaç saniyeden uzun sürmeyecek şekilde gerçekleşebilir ve bu danışanı mutlu, güvende, ve sevilmeye değer hissettirebilir.


35.  Cinsel ya da romantik ilişki teklifinde bulunuyordur.
Ülkemizde, özellikle kadın Borderline danışanlarının tahmin edilenden çok daha fazla karşılaştıkları durumdur. Çoktan bağlanmış bir Borderline danışanı, karşılaştığı bu istismari durumdan dolayı çoğunlukla sessiz kalır ve terapistin sebep olduğu yıkıcı etkiyle tek başına baş etmek zorunda kalır –çünkü ne yapacağını da bilmez. (Bu konu ayrıca izlenilmesi gereken yolları da anlatacak farklı bir blog konusu olacaktır.) Geçmişinde cinsel taciz ya da tecavüz travması olan Borderline danışanları (sadece kadınlar değil) için ayrıca zarar vericidir. Danışan bu gibi durumlarda terapisti bağlı bulunduğu kliniğe, derneğe, ve hekimse bağlı bulunduğu tabipler odasına şikayet edebilir çünkü yapılan ''uygunsuz'' ve kabul edilemez bir davranıştır. Terapist çoğunlukla meslekten ihraç edilir. Araştırmalara göre, terapisti ile cinsel ya da romantik ilişkide bulunan danışanların sadece %17’si iyileşebilmiş. Çoğu için bu hasar profesyonel destek almalarına rağmen onarılamamış bile –hayatları boyunca.


36.  İstememene rağmen eski travma gibi hassas konularda seni konuşmaya zorluyordur.
Yine kontrolcü bir yaklaşım vardır ve bir Borderline danışanı bundan hiç hoşlanmaz.


37.  İznini almadan seninle yaptığı çalışma da farklı farklı tedavi teknikleri kullanıyordur.
Danışanın kendisine uygulanan tedavi yöntemi hakkında bilgi alma hakkına saygı göstermiyordur.


38.  Altında yatan sebeplerle ilgilenmeden, dürtüsel davranışların, bağımlılıkların vb. durumlardan kurtulman ve çaba sarfetmen için seni zorluyordur.
Baskıcıdır.


39.  Seanslara sık sık geç geliyordur, iptal ediyordur, kaçırıyordur.
Ciddi anlamda negatif karşı-aktarım durumu söz konusudur. Geçerli sebeplerle iptaller olabilir, ama özellikle bir Borderline danışanına sebepleri mutlaka açıklanmalıdır. Görüşme için yeni bir gün ve saat de ortak çıkarlar doğrultusunda ayarlanmalıdır.


40.  Terapötik amacı olmadan, seninle fazlasıyla kişisel/özel hayatını paylaşıyordur.
Bu, güvenlerini kazanmak için Borderline danışanlarına belli ölçülerde yapılabilir.


Unutmamak gerekir ki, her iyi terapist iyi bir Borderline uzmanı değildir. Ama uzmanlığı ne olursa olsun -ki o da varsa çünkü bazen yirmi farklı psikolojik rahatsızlıkta çalışan uzmanlarımız da yok değildir- her terapist yukarıdaki hatalardan bir ya da birkaçını yapıyor olacaktır. Onların da bir insan olduğunu unutmamak da fayda var. Bir terapist ile görüşüyorsan ve yukarıdaki özelliklerinden herhangi birini farkettiysen bunu terapistinle paylaşman SENİN yararına olacaktır. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder